92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yerleştirme, yerleştirilme
2. Anlatma, ders verme
1. Dersi kitaptan mı takip ediyorlar yoksa takrirden mi?
1. Dersi kitaptan mı takip ediyorlar yoksa takrirden mi?
3. Önerge
4. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Tapu dairesinde taşınmaz malını başkasına sattığını veya ipotek ettiğini söyleme
Lisan : Arapça taḳrīr
Telaffuz : takri:ri
1. tapu dairesinde taşınmaz malını başkasına sattığını veya ipotek ettiğini sözle ifade etmek
1. Tapu memuruna takrir vermek için o gün bize nöbet gelmedi.
1. Tapu memuruna takrir vermek için o gün bize nöbet gelmedi.
2. önerge vermek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , Övme, övüş, bir eserin başına konulan yetkili bir kimsenin yazdığı, övücü tanıtma yazısı, beğence
Lisan : Arapça taḳrīż
Telaffuz : takri:zi
taksa pulu
1. isim , isim , isim , isim , Pulu yapıştırılmadan veya eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti
Lisan : Latince
Telaffuz : ta'ksa
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pulu yapıştırılmadığı veya eksik yapıştırıldığı için parası, cezasıyla birlikte kendisine gönderilen kimseden alınan (mektup)
1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Göçüm
Lisan : Fransızca taxie
taksi dolmuş, taksimetre, radyo taksi
1. isim , isim , isim , isim , Belirli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil
1. Taksi bir karışıklığın çıktığını görünce hemen gazlayıp uzaklaştı.
1. Taksi bir karışıklığın çıktığını görünce hemen gazlayıp uzaklaştı.
Lisan : Fransızca taxi
Telaffuz : ta'ksi
1. hareket hâlindeki taksiyi bir yere gitmek için durdurmak
1. İbrahim caddeye çıkar çıkmaz bir taksi çevirdi.
1. İbrahim caddeye çıkar çıkmaz bir taksi çevirdi.
Allah taksimi, kul taksimi
1. isim , isim , isim , isim , Parçalara bölme, bölüştürme
1. Bu antlaşmalar, Osmanlı Devleti'nin taksimini öngörüyordu.
1. Bu antlaşmalar, Osmanlı Devleti'nin taksimini öngörüyordu.
2. eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , Bölme
3. müzik , müzik , müzik , müzik , Klasik Türk müziğinde faslın başında ve ortasında çalgıcının doğaçlama yöntemiyle yaptığı müzik
1. Davullar çalarken kemanlar taksim yapıyor, kanunlar derin bir ezgi ile titreşirken bando coşuyor.
1. Davullar çalarken kemanlar taksim yapıyor, kanunlar derin bir ezgi ile titreşirken bando coşuyor.
Lisan : Arapça taḳsīm
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bölüntüler
2. Bölme, bölüştürme işleri
Lisan : Arapça taḳsīmāt
Telaffuz : taksi:ma:tı
1. isim , isim , isim , isim , Taksilerde ödenecek ücreti gösteren sayaç
Lisan : Fransızca taximètre
Telaffuz : taksime'tre
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kısaltma, kısma
2. Kusurda bulunma
3. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya düzene, buyruklara ve talimata uymazlıktan doğan kusurlu olma durumu
1. Elbette bir taksirimiz varmış ki çekiyoruz. Bugünleri de görmek mukaddermiş.
1. Elbette bir taksirimiz varmış ki çekiyoruz. Bugünleri de görmek mukaddermiş.
Lisan : Arapça taḳṣīr
Telaffuz : taksi:ri
1. isim , isim , isim , isim , Kusurlar, suçlar
1. İnsan gene kendi taksiratı yüzünden normal ömrünü yaşayamaz oldu.
1. İnsan gene kendi taksiratı yüzünden normal ömrünü yaşayamaz oldu.
Lisan : Arapça taḳṣīrāt
Telaffuz : taksi:ra:tı
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya düzene, buyruklara ve talimata uymazlıktan doğan, istemeyerek gerçekleştirilen suç
taksit taksit
1. isim , isim , isim , isim , Bir borcun belli zamanlarda ödenmesi gerekli olan parçalarından her biri
1. Sen nasıl olsa memursun, taksitle her şeyi alabilirsin.
1. Sen nasıl olsa memursun, taksitle her şeyi alabilirsin.
Lisan : Arapça taḳsīṭ
1. belli zamanlarda ödeme şartlarına bağlanmış bir paranın bir bölümünü vermek
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Taksitlere bağlanarak
2. Az az, bölüm bölüm, kısım kısım
1. bir şeyi belli aralıklarla, belli miktarlarda ödeme şartları ile almak veya satmak
1. Yoksa musahhih maaşımdan haftada üç papel taksite bağlayıp seni bir şamaroğlanı gibi kullanırım.
1. Yoksa musahhih maaşımdan haftada üç papel taksite bağlayıp seni bir şamaroğlanı gibi kullanırım.